Süt Sığırcılığında Kaba Yemin Önemi
*Süt sığırcılığında ve
besicilikte kaba yemin önemi büyüktür. Özellikle süt sığırcılığında önemi daha
da büyüktür. Hiçbir kaba yemin olmadığı ya da bulunamadığı yerde süt
sığırcılığında ineklere verilecek en son verilecek yem samandır. Kaliteli kaba
yemleri, yonca, silaj, çayır otu, reygras vb. olarak sayılabilir.
*Süt sığırcılığında
saman kullanılmaya devam ediliyor. İnekler tarafından yararlanılamayan, samanın
içerisinde lignin adı verilen odunsu maddeyle inekleri tıkayan ve diğer
besinlerin sindirimini önleyen bir yemdir. İnekler samanı sindirmeye
çalıştığında kısıtlı olan enerji kaynaklarını da beraberinde ziyan edilmesine
neden olur.
*Süt sığırcılığında asıl
yem, kaba yemdir ve kaba yemsiz sığırcılık olamaz, yapılamaz. Saman hariç kaba
yem denilince akla otlar, silajlar, reygras ve yonca akla gelir.
*Zamanında hasat
edilmeyen, erken veya geç hasat edilen, çok büyük parça veya çok ince parçalar
halinde kesilmiş, iyi sıkıştırılmamış, yedirilirken dikkatsizce kullanılan
silajlar büyük bir verim sağlamaz ve ayrıca hastalıklara da zemin
hazırlayabilir. Silaj açıldığında etrafa
yayılan hayvana yedirilmelidir, kalan miktar ise uygun şekilde korunmalıdır. Dışarda
kalan, korumasız kalan yemler besin değerini zamanla yitirirler ve kalitesiz
kaba yem haline gelirler. Yonca ve ot çeşitleri uygun zamanda biçilmelidir,
dağıtıldığında ise yine uygun şekilde dağıtılmalıdır. Son yıllarda çokça kullanılan
karıştırıcı-dağıtıcı romörklerin kullanım kılavuzuna göre kullanılmadığında,
çok ince kıyılan kaba yemler adeta çamur haline gelmekte ve selüloz değerleri
yok olmaktadır. Lüzumsuz karıştırma ve
kesme işlemi, yani bıçakların olması gerekenden fazla çalıştırılması, kaba yeme
karşı yapılacak en kötü davranıştır. Bu gibi hatalar yapıldığında kaliteli olan
kaba yemler, kalitesiz kaba yem haline dönüştürür. Bu olay mevcut rasyonu
bozar, öncelikle Asidoza, daha sonra
da topallıklara neden olur. Birbirini kovalayan problemler ortaya çıkmaya
başlar, döl tutmamaya kadar da gidilebilir.
*Süt sığırcılığında
kaliteli kaba yemler her zaman parasını hak eder. Çoğu zaman fiyata göre
hareket edilerek kaliteli kaba yemler yerine saman alınır. Hiçbir zaman saman,
bir yoncanın, çayır ot vb, otların yerini tutamaz. Dolayısıyla kaliteli kaba
yem ile kalitesiz kaba yem arasındaki fiyat farkı verim olarak, sağlık olarak
inekler tarafından bize geri verilir. Fiyatları hesap ederken, kilogram yonca, kilogram saman fiyatı değil de kilogram işe
yarar selüloz fiyatı hesap edilmelidir. Tabi ki bu husus kesif yemde kullanılan
ham maddeler için de geçerlidir. Yani kilogram proteinin, kilogram enerjinin maliyeti düşünülmelidir. Fiyat,
sağlanan yarar ile eşdeğer olmalıdır. Biliyoruz ki, sütçü sığırların verimi
arttıkça daha hassas oluyorlar. Kaba yemden tasarruf ettiğimizi sandığımız para
miktarı aslında tasarruf olmaz, aksine verim düşüklüğü ve hastalıklarla
birlikte gözden geçirildiğinde çok büyük zararlara yol açar.
*İneklere yemin verilişi
ile kaba yemin tüketilmesi birbiri ile yakından ilişkilidir. Kaba yemler ile
kesif yemler homojen bir şekilde karıştırılarak ineklerin önüne dökülmelidir. İnekler
yemliğe her gittiğinde, yemlikte yem bulmalıdır. Fakat yemler ineklerin önüne
karışık bir şekilde konulsa dahi, yemleri seçmeye meyillidirler. Çok iri
partiküller halinde olan kaba yemleri yemezler, sadece kesif yem kısımlarını
yiyerek kendi kendilerine Asidoza neden olabilirler. Bu durumda kağıt
üzerindeki dengeli rasyon da bozulmuş olur.
*Özetle, kaba yem işi inceden
inceye düşünülmesi gereken bir iştir.
Yem Katkı Maddelerinde Kullanılan Şifalı Bitkiler
*Şifalı bitkilerden birçok
bitkinin özü ya da yağı insanlarda gıda katkısı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca
hayvanlarda da yem katkısı olarak kullanılmaktadır. Bu şifalı bitkiler ile
çiftlik hayvanlarının beslenmesinde iştahı, verimi artırıcı yönde ve yemden
yararlanma ile yapılan çalışmalar başarıyla sonuçlanmış, böylece endüstriyel
olarak da yem katkı maddesi üretimine geçilmiştir.
*Son zamanlarda şifalı
bitki özleri ve yağları organik hayvancılıkta ve çevreci yaklaşımlarda da
yerini almıştır. Tamimiyle bitkilerden elde edilmiş yağ ve özlerden vücudun
yararlanması yani biyo-yararlanım yüksek seviyede olduğundan kullanımları
halinde antibiyotik kullanımı azalmakta ve kalıntı riski ortadan kalkmaktadır.
H*ayvansal gıdalardaki
kalıntıların insanların gıdalarına geçmesi önlemiş olmaktadır. Ürünleri üretenlere yararı olan şifalı
bitkilerin, tüketicinin korunması yönünde de yararı ortadadır. Bir başka konu ise çevreci
duyarlılıktır. Şifalı bitki yağları veya
özleri işkembede oluşan ve biriken metan gazını azaltır. Bu sayede atmosfere yayılan ve ozon
tabakasını bozan metan gazı kirliliği azaltılmış olur. Diğer zararlı gazlarla birlikte sera etkisi
yaratan metan gazının da azaltılması şifalı bitkilerin birçok yararlarından birisi
olarak ortaya çıkmaktadır.
Şifalı bitkilerin özlerinden veya yağlarından yem katkı maddesi olarak nasıl yararlanabileceğimizi görelim;
- Kekik: Mikrop kırıcı, sindirime yardımcı ve antioksidandır.
- Karanfil:
İştah açıcı, sindirime yardımcı ve mikrop kırıcıdır.
- Tarçın:
Mikrop kırıcı özelliğinin yanı sıra sindirime yardımcı, solunum yolları
temizleyicisi etkileri vardır. Kalbe
destek, antioksidan, sakinleştirici, gaz söktürücü, bağışıklık sistemini güçlendirici
özelliklere sahiptir.
- Biberiye:
Sindirimi kolaylaştıran ve antioksidan etki gösteren maddeler içerir.
- Keçi
Boynuzu: Antiseptik, bronş genişletici, antioksidan,
antiviral etkilerinin yanı sıra vücudun bağışıklık sistemini ve karaciğeri
destekleyici etkileri vardır.
Ayrıca; keçi boynuzu kalsiyum,
çinko, E vitamini açısından zengindir.
- Mercanköşk:
Balgam söktürücü, sindirime yardımcı, antioksidan, antiviral özelliklere
sahiptir.
- Keklik
otu:
İştah açıcı, sindirimi kolaylaştırıcı etkileri vardır. Yemlerden yararlanmayı arttırır.
- Okaliptüs: Balgam söktürücü, antiseptik, solunum yolları
temizleyicisidir.
- Ekinezya
(Koni Çiçeği): Yangı giderici, vücut direncini
arttırıcı, bağışıklık sistemini güçlendirici etkileri vardır. Ekinezya A, C, E
vitaminlerinden zengin olup, akyuvarların sayısının artması ve enfeksiyon
bölgelerine göç etmeleri konusunda yardımcıdır. Ekinezya vücut savunma
sisteminin başlıca öğelerinden biri olarak T hücrelerin aktivitesini arttırır.
- Keten
Tohumu: Latincesi çok faydalı bitki anlamına gelen keten
tohumu antioksidandır. B12 vitamini,
magnezyum, demir, bakır, çinko ve omega 3 içerir. Sindirime yardımcı olur. Solunum yolu uyarıcısıdır.
- Enginar:
Karaciğer destekleyicisi, safra çalıştırıcısı etkileriyle birlikte, kalbi
kuvvetlendiren, sindirimi kolaylaştıran, iştah arttıran özelliklere sahiptir. A
ve C vitaminleri, potasyum, demir, manganez, fosfor içerir.
- At
Kuyruğu Otu:
Kalsiyum kaynağıdır. İçerisindeki
silisik asit ile kalsiyumdan yararlanmayı arttırır. Vücut direncini yüksek tutar.
- Çemen
Otu:
Vücut direncini arttırır. Kas yapmayı
sağlar. Çemen otu kas yapısını
desteklediğinden besi danalarının et tutmasını sağlamak için kullanılır.
- Tahtabiti
Otu:
Rahmi çalıştırır. Rahim içerisinin
temizlenmesine yararlı olur. Rahim
hareketlerini arttırarak rahim iltihaplarının oluşmasını engeller. Özellikle Klamidya’lara karşı etkisi
bilinmektedir.
- Çam
Kabuğu: Antioksidandır.
C vitamini içerir.
- Deve
Dikeni: Latincesi Silybum olan bu bitki “Karaciğer
Koruyucu” etkisiyle tanınır. Aynı zamanda
antioksidandır.
- Aynısafa:
Latincesi Calendula’dır. Gece sefası adı
da verilen bu bitki kan temizleyici, ağrı giderici etkiye sahip bileşikler
bulundurur. Ezik ve yaraları iyileştirme
özelliği ile bilinen bir bitkidir.
- Özet olarak; şifalı bitkilerden hayvan beslemede yararlanmak mümkündür. Bunları kullanarak geviş getirenlerin yemden yararlanma oranlarını yükseltmek, süt ve besi sığırcılığında karlılığı arttırmak, çevreyi ve tüketiciyi korumak, antibiyotik kullanımını azaltmak gibi olanaklara sahip olabiliriz.
Rasyon İle Yem Arasındaki İlişki
*Bu makaleyi okuyan çok
şaşırabilir.
*Rasyon nedir? Rasyonu; Yem
hammaddelerinin belli ve uygun oranlarda karıştırılarak hayvanlara verilmesini
olarak tanımlayabiliriz. Fakat şu husus da bilinmelidir ki asıl gerçek yem
hayvanın boğazından geçendir. Yem üç ana aşamayla bir ineğin önüne gelir. Bu
işlem adeta çocukluğumuzda oynadığımız ” kulaktan kulağa” oyunu gibidir. Bir
rasyon yapılır. Birisi bu rasyonu karıştırır ve ineğin yemliğine döker. İnek
bunu tüketir. Hayvanın tükettiği yem, ilk yapılan rasyonla aynı mıdır? İlk
rasyon çok dengeli olabilir. Acaba ineğin yediği de öyle dengeli midir?
*Rasyonlar, ineğin tüm
ihtiyaçlarını karşılayabilecek, işkembenin asidini dengeleyecek, kesif ve kaba
yemleri uygun bir şekilde hazırlanmış karışımlardır ve bu karışım ineğin önüne
gidene kadar ufak değişikliklere uğrayabilir. Eğer karıştırıcı aletler
kullanılıyorsa, aletlerin yanlış, eksik ya da fazla kullanılması sonucu
hazırlama hataları oluşabilir.
*Bu karışım ineğin önüne
döküldüğünde, kağıt üstünde ya da bilgisayarın içinde duran rasyon değildir. Kağıt
üzerindeki rasyondan az veya çok sapma olabilmiştir. İnek, önündeki yemi yediğinde
mutlaka seçer. Çok uzun, kaba lifleri ayırır, yemez. Eğer aşırı karıştırma ile
veya karıştırıcının bıçakları ile rasyonun selüloz değeri kaybedilmiş ise yine
ineğin yediği ilk yapılan yem değildir. Bu durumda kağıtta ya da bilgisayarda
her şeyiyle dengeli duran yem, ineğin işkembesinde dengeyi bozabilir. Özellikle
kaba yemin çok ince kıyılması ya da kalitesizliği ineğin kesif yemleri
seçmesine ya da aldığı selülozun yetersizliğine sebep olacağından Asidoz riski artar. Asidoz ve subklinik asidoz
ineklerde birçok problemi de beraberinde getirir. İneğin; giderek, yem tüketimi
azalır. Yem tüketiminin azalmasına bağlı olarak enerji alımı azalır. Bununla
ilgili olarak süt veriminde azalmalar meydana gelmeye başlar. Daha da ileri
vakalarda enerji eksikliğine bağlı döl tutma güçlükleri ortaya çıkar. Diğer
yandan laminitis ve bunu takiben topallıklar görülmeye
başlar. Asidozun bir yan etkisi olarak karaciğer apseleri sinsi bir problem
şeklinde ineği hasta eder. Görüldüğü gibi dengeli bir rasyonla beslendiği
sanılan inekler aslında dengesizlikle karşı karşıya kalmışlardır.
*Bütün bu problemlerin
önlenmesi için tavsiye edilen iki ana önlem vardır. Birincisi “yemlik okuma”,
ikincisi “dışkı kontrolü” dür. Yemlik okumayı mutlaka bir yetkili yapmalı, bu
iş yemi dağıtan elemana bırakılmamalıdır. Yemliğin boş kalmamasına özen
gösterilmeli, yemlikte tüketilmeyen yem maddelerinin niteliğine dikkatle
bakılmalı ya da ineğin önündeki yem bir “partikül separatörü“ ile
incelenmelidir.
*Bu tip hazırlama, ya da
dağıtım hatalarına karşı alınabilecek bir önlem de yemliklerin iki ucuna birer
kova yemek sodası koymaktır. Çeşitli nedenlerle işkembesi ekşiyen inekler bu
kovalardaki sodyum bikarbonatı yalayarak asidoza karşı kendilerince ve acilen
önlem almış olurlar.
0 Yorumlar